Saatleri Ayarlama Enstitüsü


Hani arkadaş ortamlarının klasik muhabbetlerinden birisi "En çok etkilendiği film/kitap nedir?" sorusu ile başlar ya, Saatleri Ayarlama Enstitüsü de tam olarak o muhabbetler sırasında söylenecek kitaplardan birisi. Daha önce adını birçok kez duyduğum ama okumak için bir türlü fırsat yaratamadığım kitabı geç de olsa okumanın mutluluğunu yaşıyorum. 

Kitap 1910'lu yıllarda gençliğini geçiren bir adamın,Hayri İrdal, hayat hikayesi üzerine kurulu. Başlangıç bölümlerinde yazar olayları birbiri içine geçmiş şekilde kurgularken okuyucuya edebi ifadelerin en güzellerini sunuyor (Daha önce hiç bir kitapta okuduğum bir cümledeki ifade şekline hayran kalıp o cümleyi tekrar tekrar okuduğumu hatırlamıyorum) Baş kısımlarda yer alan(ve kitap boyunca devam eden) bu tatmin edici edebi ifadelere ileriki sayfalarda günümüz modern espri anlayışında dahi kabul görebilecek mizahi ifadeler ekleniyor. Kitaptaki kişilerin özellikleri ile iyice konunun içine girdikten sonra gelişen olaylardaki kurgu, Hayri İrdal'ın halasının ölümünden sonra yaşananlarla birlikte sizi büyük bir hayranlığa götürüyor. Yapılan betimlemeler, kişilere yüklenen özellikler ve  olayları birbirine eklemleyen hayal gücü karşısında kitabın bitmesini istemiyorsunuz.

Kitap, yukarıda belirttiğim şekilde devam ederken (ve aslında bu kitap için başka bir beklenti içinde olmamanıza rağmen) Halit Ayarcı'nın olaylara dahil olması ile birlikte ona kadar var olan değerinden daha fazla bir değer daha yüklenerek devam ediyor. Olay okunarak keyif alınan bir kitap olmaktan çıkıp hayat dersi verme kıvamına geliyor. Hayri İrdal'ın Halit Ayarcı ile tanıştıktan sonra başına gelenler, yaşadıkları karşısındaki iç hesaplaşmaları, bunlara Halit Ayarcı tarafında verilen cevaplarla birlikte okuyucu; onlarca yıl önce, o zamanın şartlarına göre yazılmış  bir hikayenin  birebir  bugün de her insan tarafından günlük hayatta defalarca yaşandığının farkına varmaya başlıyor. Hayri İrdal'ın bilgi, dürüslük ve edep(eşini aldatmasını konunun cezbedici özelliklerinden olmasına verelim) yaklaşımlarına karşılık, Halit  Ayarcı'nın  yalan, kaypaklık ve nabza göre  şerbet verme  özelliklerinin kapışması, her  seferinde Halit Ayarcı'nın kazanması ve Hayri İrdal'ın yaptıklarının yanlış olduğunu bile bile makbul yollardan kazandıklarını kaybetmemek için yalan dolana razı gelmesi karşısında insan dönüp dönü hep bügününe bakıyor. Özelikle enstitüde verilen partinin sonlarında Hayri İrdal ile Halit Ayarcı arasında geçen bir konuşma var ki defalarca okunması lazım.

Birçok dile çevrilen, radyolarda arkası yarın kuşaklarında dinleyicilere aktarılan ve DT tarafından tiyatrosu da çevrilen bu kitabın (çok klişe olacak ama) kesinlikle herkes tarafından okunması gerekiyor, okunup hazmedilmesi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortalamanın Sonu

Çocuk Aktivite Merkezleri

Can Yayınları-Mini Kitap Serisi