Gezi Parkı Kitapları - Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

Yazının başlığına eklediğim "Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak" ifadesi hem Gezi Parkı eylemlerinin hem de okuduğum kitapların ana düşüncesini oluşturuyor. Evet bu eylemler bu ülke sınırları içinde bugüne kadar yapılmış en ses getiren eylemlerdi. Normal bir zamanda olsa ses getirmekten öte devlet katında birçok değişimi de sebep olurdu bana göre (Mesela şu anda hükümette Mesut Yılmaz, Tansu Çiller vb. olsaydı bir kenarda nasıl olur da bu şekilde hükümetten düşürülürüz diye kara kara düşünüyorlardı.) Ama son 10 yıldır normal zamanlar geçirmediğimiz için bu eylemlerin getirisi de alt seviyelerde kaldı. O yüzden bana "Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak" demek çok da mantıklı gelmiyor. (Tabi olayların üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra ve gündem bu kadar değişmişken bunları yazmak kolay...)


Gezi parkı olayları beklendiği gibi kendi edebiyat ve kitap sektörünü de yarattı. Piyasada konuyla ilgili birçok kitap bulunabilir. Ben de bu kitaplar içinde konunun özüne inmeye çalışıp, farklı açılardan yorumlar içeren kitapları okumaya çalıştım. Tabi bunların başında da Emre Kongar'ın yazdığı kitap geliyor. Kitap 2 bölümden oluşuyor. İkinci bölümde Aykut Küçükkaya kronolojik bir biçimde olayları anlatıyor. Hangi gün neler oldu, polis ne yaptı, hükümet ne dedi, kim nasıl tweet attı gibi detayları içeren bu bölüm bilmeyenler için güzel bir özet, bilenler de için dikkat çekici ayrıntılar içeriyor. İlk bölümde ise Emre Kongar'ın sosyolojik değerlendirmelerini okuyabiliyorsunuz. Kongar bu bölümde olayları anlatırken; hem eylemciler hem de hükümet tarafında verilen tepkilerin ve yapılan değerlendirmelerin hangi kriterlere göre yapıldığına ve o kriterlerin nasıl belirlendiğine vurgu yapıyor. Burada üzerinde durduğu noktalardan birisi (önceki kitaplarında ve derslerinde sıklıkla üzerinde durduğu Tarım Devrimi ve Sanayi Devrimi'nin devamı olan) Teknoloji ve İletişim Devrimi'nin artık Türkiye'de de başladığı konusu. Eylemler sırasında sosyal medyanın çok sık kullanılması bu konudaki en önemli argümanı. Bir araştırma şirketi tarafından eylemcilerin kim olduklarını anlamak için yapılan anket sonuçlarının bu bölümde verilmesi de katılımcıların kişilik profillerinin anlaşılması bakımından yararlı oluyor.



2. kitap Nihat Genç imzasını taşıyor. (Konuyu fazla dağıtmadan burada Nihat Genç için ayrı bir paragraf açmak istiyorum. En son üniversite yıllarımda Serdar Akinan ile yaptıkları programda kendisini takip ediyordum. Gezi Parkı ile ilgili yazmasından dolayı bu kitabı aldım ve yazdıklarından gayet etkilendim. Bir sonraki yazının konusu olan Aslanlı Yola Doğru'nun içeriğinde kendisi hakkındaki yorumlarımı ayrıca yazacağım.) Nihat Genç şu anda odatv'de yazıyor. Kitap'taki yazılar da orada yayınlanan yazıların bir derlemesi. Ama kitapta direk Gezi Parkı eylemleri haricindeki yazıları da var. Tabi onlar da temelde Gezi Parkı yazıları ile aynı olan muhalif yazılar. O da eylemlerden dolayı yaşadığı heyecanı, oradaki gençlerin hislerini ve hükümetin yaptığı yanlışları vurgulamak istemiş. Bunları yaparken de hem çeşitli kaynaklardan alıntılar hem de benzer tarihsel olaylardan çağrışımlar kullandığı için ortaya okumaya değer bir kitap çıkmış.


3. kitap ise Osman Ulagay'a ait. Yazarın daha önceki kitabı olan Türkiye Kime Kalacak'ı da okumuştum. Bu kitap da konulara muhalif açıdan yaklaşan ama bu uzun yıllar boyunca elde ettiği tecrübelerin eleğinden geçirerek konuları geniş açıdan ele almaya çalışır bir üslup ile yazılmış. Bu kitabından da özellikle üzerinde durduğu konulardan birisi; Gezi Parkı eylemleri sürecinde Recep Tayyip Erdoğan'ın çok yanlış hamleler yaptığı, gelişmeleri iyi okuyamadığı ve son zamanlardaki dış politika konusundaki olumsuz gelişmelerle birlikte başbakanının kendi kendini köşeye sıkıştırması ve artık geri dönüşü olmayan yola girmesi. Bir diğer önemli başlık ise, tüm bu gelişmelerin AKP içinde önemli ölçüde huzursuzluğa yol açması, bunun parti dışı ilgili organlardan da destek görmesi ile birlikte yakın vadede AKP içinde bir ayrışmanın beklentisi içinde olduğu.  
Özellikle ülke dışı yayın organlarının durum değerlendirmeleri ile birlikte ülke içindeki gelişmeleri harmanlayıp da görüşlerini oluşturan yazar piyasadaki sıradan yorumlardan çok daha fazlasını okuyucuya sunmuş.

Evet Gezi Parkı olaylarına katılamasam da gelişmeleri en başından beri takip ettim. Her şeyi bir kenara bırakırsak demokratik tepki gösterebilme açısından bile önemli hamlelerdi. Olaylarda gösterilen zeka-mizah karışımı tepkiler uzun yıllar unutulmayacak. Ama en başta da dediğim gibi bana öyle beklendiği gibi yıkıcı, delip-geçici sonuçlar doğurmayacakmış gibi geliyor. Özellikle hükümetin elinde bulunan medya desteği ile yapılanları çok farklı şekillerde göstermesi eylemcilerin bulundukları yeri ve yaptıklarını tam tersi şekillerde aksettirdi. Ayrıca .... derkeenn olaylar çok farklı şekilde gelişti. 2013 aralık ortasında bir anket yapılsa ve 2013'ün en önemli olayı nedir diye sorulsa gelecek cevap uzak ara Gezi Parkı Olayları olacak iken 2013 yıl sonunda aynı anket yapılırsa Gezi Parkı Olayları 2. sıraya inecektir. Evet gündem çok değişmiştir, Gezi Parkı Olayları artık hükümete zarar vermek için geçmişte yapılan hareketlerden birisi olarak anılmaktadır ama olaylar sırasında yapılanlar, ölenler, sakat kalanlar uzun yıllar bu ülke vatandaşlarının hafızalarında yer edecektir.

Bulunduğu cenahı değiştirmek isteyen, farklı yerlerden(eski düşman) destek almaya çalışan ve bunlar için Ergenekon ile Balyoz Davalarını yeniden yargılama sürecine bile niyetlenen hükümet aynı amaçla Gezi Parkı'nı açıp İBB'yi orada çadırlar kurup bırakması için teşvik eder mi?  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortalamanın Sonu

Çocuk Aktivite Merkezleri

Can Yayınları-Mini Kitap Serisi