Buzdağı


Yazılı ve görsel basında son 10-15 yılda yaşanan büyük dönüşümden olumsuz etkilenen kişiler arasında Serdar Akinan'ı da mutlaka saymak gerekiyor. Bu olumsuz etkilenmeden kurtulup bir şekilde kendini ifade edebilmek için kitap yazmaya yönelen yazarın daha önce de Sahi Beni Neden Almadılar kitabını okuyup bir değerlendirme yazısı yazmıştım. Yazar, yeni kitabı Buzdağı'nda siyasal islamın başlangıcını 2. Dünya Savaşı dönemine çekerek farklı bir yaklaşım gösterip konunun daha derinliklerine inmeye çalışmış ama böyle olunca da kapsamı bu boyutta bir kitapta anlatılamayacak kadar büyütmüş.

Kitabın kapağında belirtildiği gibi, konunun başlangıç aşamasının Naziler'e dayandırılması okuyucunun kitaba daha bir ilgi ile başlamasını sağlamış. Yine aynı dönemde siyasi-islami hareketlerin dünyanın çeşitli yerlerinde(Buradaki Japonya örneğinin üzerinde özellikle durulması gerekiyor) farklı kesimler tarafından ama aynı amaçla kullanılmaya başlandığı tespiti de dikkat çekici olmuş. Ama sonrasında konunun daha çok Türkiye özelinde ele alınması ile birlikte, birçok farklı isimden bahsedilmesi ve bu kişilerin siyasi kariyerlerinin uzun uzadıya anlatılması bir noktadan sonra konunun takibini zorlaştırmış.Türkiye'deki siyasal islamın gelişiminin başlangıcının 2. Dünya Savaşı'na kadar götürülmesi,işin içine Naziler'in dahil edilmesi gibi konunun çok daha geniş bir açıdan ele alınacağını hissettiren bir girişten sonra kişilerin ön plana çıkarılması kitabın bir özete dönüşmesine sebep olmuş. İlerleyen sayfalar daha çok, hükümet ile savaş halinde olduğu cemaat arasında son 5-6 yılda yaşananların bir tekrarı gibi anlatılmış. Bu bölümde yazarın bazı şahsi hatıralarından bahsetmesi konunun bilinmeyen noktalarının ele alınması olarak dikkat çekici bölümler olurken, bazı yazışma ve mektuplarının tamamının yayınlanması sıkıcı bölümler olarak ortaya çıkmış.
  
Kitabın yazımında Türkçe kelimelerin kullanılmasına özellikle dikkat edildiği fark edilebiliyor. Ama 191. sayfada Recep Tayyip Erdoğan'ın çıktığı cezaevinin Pınarhisar yerine Pınarbaşı olarak belirtilmesi hem yazar hem de yayın evi açısından yapılmaması gereken bir hata oluşturmuş.

Kitaba interaktif bir özellik katmak için hazırlanacak bir web sayfasında veya yazarın bir sosyal medya hesabından kitap boyunca bahsedilen duvarın bir resminin paylaşılması da fark yaratıcı bir özellik olabilirdi.

Bana göre kitabın belki de en etkileyici ve anlam ifade eden cümlesi, enteresan bir şekilde, giriş bölümündeki yazarın kısaca tanıtıldığı paragrafta geçiyor. İlgili bölüm "Mesleğini özgür ve bağımsız biçimde yapacağı günleri sabırla bekliyor" şeklinde bitiyor. Bakalım, denildiği gibi beklenen o bahar hiç gelmeyecek mi yoksa yazar eski günlerine dönebilecek mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortalamanın Sonu

Çocuk Aktivite Merkezleri

Can Yayınları-Mini Kitap Serisi