ETS Gemisi İle Yunan Adaları Turu


Gidilir mi gidilmez mi, gemide çok sallanır mıyız, çocukla zor olur mu diye üzerine bol bol düşünüp en sonunda bu tura katılan çocuklu bir tanıdığımızdan aldığımız iyi referanslarla gitmeye karar verdik. İyi mi ettik? İyi etmişiz diyebilirim, sorun çıkaracak herhangi bir durum olmadı, rutin tatil programlarının dışına çıkıp farklı bir şey yapmış olmak da olumlu düşüncelerimizin tamamlayıcısı oldu. Gelelim ayrıntılarına...

ETS Gemisi ile yapılan bu turları aslında ikiye ayırmak gerekiyor; yaz mevsiminde gidilenler ve sonbaharda gidilenler. Yaz mevsiminde yapılanlar hem gidilen yerler/adalar olarak hem de gidilen yerler/adalarda yapılacak aktiviteler olarak farklılaşıyor. Şöyle ki; yaz mevsiminde yapılan turlarda gidilen adalar arasında Mikonos gibi sahil özelliği ön plana çıkaran yerler tercih edilirken, sonbaharda yapılan turlarda Atina ve Selanik gibi daha çok tarihi ve kültürel özellikleri olanlar programa dahil ediliyor. Hatta bu mevsimsel farklılık her dönem gidilen Rodos Adası kara turlarında da kendini gösteriyor. Yaz mevsiminde kara turları olarak sahiller tercih edilirken sonbahar döneminde Rodos Adası'nda daha fazla kalınıp, sahil turları plana alınmıyor ve gece eğlencesi ile ada programı sonlanıyor. Bizim gidiş tarihimiz 28 Eylül olduğu için sonbahar dönemindeki bir tura dahil olduk.

Tur kapsamında Rodos,Santorini ve Atina(Pire) vardı. Kalkış Çeşme Limanı'ndan pazar 17:00'da, varış ise yine Çeşme Limanı'na perşembe 08:00 olacak şekilde bir plan yapılmıştı.

İlk gün Çeme Limanı'nda toplanıp, fazla sorun yaşamadan valiz teslimi,çıkış ve check-in işlemlerimizi yaparak gemiye bindik. (Burada hemen bir not düşeyim, bizim gibi limana vaktinden bayağı önce gelirseniz, yürüyerek 5 dakika mesafede olan Çeşme Marina'da vakit geçirebilirsiniz. Çeşme Marina için İstanbul'un üstü açık alışveriş merkezleri olan Kanyon ve Viaport'un 2-3 beden küçüğü diyebilirim :)) Gemiye alışma, giriş-çıkış yerlerini öğrenme vb. derken odalar hazırlandı ve odamıza geçtik. (Burada hemen oda ile ilgili olarak da bir not düşeyim: Biz camı olan dış oda tercih ettik, manzaraya bakarız diye düşünmüştük ama camı o kadar etkin kullanmadık. Sadece varacağımız yerde limana geldik mi gelmedik mi tespiti için dışarı baktık. Camı olan odalar haricinde camı olmayan iç odalar ve daha yüksek ücrete satılan balkonlu odalar da var. Balkonlu odaların özellikle havlu kurutmak için kullanışlı olduğunu okumuştum. Ama onun haricinde fazla para verip de balkonlu ve camı olan dış oda almak çok da fark ettirici bir özellik değil diyebilirim.) Gemideki ilk uygulama uluslararası sularda yolculuk yapıldığını için mecburi olan olağanüstü durum tatbikatı, yaklaşık 1 saat falan sürüyor, angarya bir iş gibi görünüyor ama bir şekilde katlanmak gerekiyor. İlk günün akşamı gemide hayat ve gidilecek yerler ile ilgili bir de toplantı düzenleniyor, katılmakta fayda var, plan programınızı daha iyi şekillendirebiliyorsunuz.

Rotamızdaki ilk durak Rodos Adası. Her gemi çıkış noktasında olduğu gibi burada da ETS'nin düzenlediği kara turları var ama biz önceden okuduklarımıza ve kendimize güvenerek adayı kendimiz gezmeye karar veriyoruz ve ilk iş olarak limanın hemen karşısındaki Rent A Car noktasından bir araba kiralıyoruz. Araba kiralayarak Rodos Adası'nı gezmeyi öneririm. Santorini gibi dağ-bayır bir yer değil. Güzel bir günlük program ile sürenizi gayet verimli kullanabilirsiniz. Bunun için de direk Rent A Car'daki Türkçe konuşan ablanın üzerine bilgilendirme yazıları yazdığı haritayı aşağıda görebilirsiniz.


Dediğim gibi harita üzerinde gidilmesi gereken yerleri yuvarlak içine alındı. Gemi sağ üst köşede Rodos yazan yerde demirli olarak sizi bekliyor. Meşhur Lindos Koyu'na kadar belirtilen yerleri gezmek aşağı yukarı gün içinde sahip olduğunuz süreye tam denk geliyor . Gittiğimiz tarihte hava serin olduğu ve "Herhalde denize giremeyiz" kararını da aldığımız için geriye suya girmek için tek bir alternatif kaldı: Water Park  Avrupa'nın en büyük su parklarından birisiymiş. Gemideki rehberden "Pek de iyi değil" yorumunu almamıza rağmen, gitmeye karar verdik ve çok da iyi yaptık. Gerçekten kaliteli bir yer, limana çok yakın olduğu için araba kiralamadan taksi ile de gidilebilir. Giriş ücreti adam başı 22 euro, 3 yaş üstü çocuklar ücrete dahil. Parkın detaylı planını aşağıda görebilirsiniz. (Çocuklar için olan bölümler 19,20,21 ve 23)


  Rent A Car'daki ablanın önerisi üzerine Stegna Köyü'nde yemeğimizi yedik. Çeşitli balıkçıların olduğu güzel bir yerdi ama gitmesi zor, vaktiniz darsa pek önermem. Lindos'a gidip biraz manzara seyredip bir da alışveriş yaptıktan sonra tekrar başlangıç noktamıza döndük. Günlük 45 euro'ya kiraladığımız otomatik vites Nissan Micra arabamızı teslim edip tüm bu parkur boyunca harcadığımız benzin ücreti olarak da 10 euro verdikten sonra limanın diğer tarafında bulunan, Old Town olarak adlandırılan surlarla çevrili ve içinde Osmanlı Dönemi eserlerinin de olduğu bölümü gezerek Rodos Adası gezimizi tamamlamış olduk.

İkinci durak noktamız Santorini Adası. Burası volkanik bir ada, o yüzden ETS'ninki gibi bir geminin yanaşabileceği bir limanı yok. Gemi adaya yakın bir yerde demirliyor ve tender isimli (bizim Beşiktaş-Üsküdar arası çalışan motorlar benzeri) botlarla karaya ulaşıyorsunuz. Rodos'taki bireysel gezimizin verdiği özgüvenle Santorini'de de kendimiz gezeriz diye düşünmüştük ama başka bir rehberden gelen öneriyi dikkate alarak kara turuna katılmaya karar verdik. Ve doğru seçim yaptığımızı sonradan anladık. Şahsi düşüncem Santorini coğrafi özellikleri sebebi ile araba kiralayarak ve taksi ile zor gezilir. Ada üzerinde gezilecek 4 nokta var. İlyas Peygamber Tepesi(ki aşağıdaki fotoğraflar o tepeden çekildi. İlkinde adadaki hava alanı, ikincisinde de volkanik siyah kumları ile ünlü sahil görünüyor.) 



Mavri Paralia(volkanik siyah kumu olan sahil), merkez Fira ve Oia Köyü. Bizim aldığımız tur sahil haricindeki diğer noktalara gidiyordu. İlyas Peygamber Tepesi adanın en yüksek noktası, panoramik görünüm ve fotoğraf çekimi için buraya çıkılıyor. Diğer durak Oia Köyü. Burası Santorini'nin meşhur fotoğraflarında görünen beyaz evler ve mavi kubbeli kiliselerin olduğu bir yerleşim yeri. Dar sokakları sağlı sollu alışveriş dükkanları ve yemek yerleri ile bizim Ortaköy'ü andırıyor diyebiliriz.

Son olarak merkez Fira'ya geldik, burada da alışveriş yapılacak yerleri gezdikten sonra rehberimizin de önerisi ile güneşin batışını beklemeye koyulduk. Denizin üzerinden batan güneş gerçekten etkileyici bir manzara sunuyor.

Dinginlik ve romantizm arasında gidip gelen duygularımıza, sahile inmek için kullanılan teleferiğe binmekle bir de adrenalini ekledik. Yaklaşık 300 metre yükseklikten serbest düşme yapıyormuş hissi veren teleferik yolculuğunun ardından Santorini macerasını da noktalamış olduk.

Son durağımız Pire(Atina). Aslında Pire için Atina'nın bir semti diyebiliriz. Liman Pire Bölgesi'nde olduğu için gemi oraya yanaşıyor. Atina, Rodos ve Santorini gibi ada olmadığı için buradaki geziyi farklı planlamak gerekiyor. Görülecek yerler arasında da Akropolis, Plaka Bölgesi gibi limana uzak yerlerin olması plan yapmayı daha da zorlaştırıyor. Neyse ki kısa bir araştırmadan sonra bu sorunu da çözdük ve meşhur 2 katlı,üstü açık, kırmızı hop on hop off otobüslerini seçtik. Çünkü Akropolis bir ören yeri, Yunan Mitolojisi'ne çok ilgili değilseniz tatmin edici bulmayabilirsiniz. Burası haricinde gidilecek pek yer olmadığı için ve görülürse iyi olunacak yerler de şehir içine dağılmış durumda olduğundan, bunların hepsini toplu olarak gezdiren bir alternatif en iyi çözüm oluyor. Pire Limanı'nda gemiden çıkış yaptıktan sonra yürüyerek 10 dakika içinde hop on,hop off otobüslerinin kalkış noktasına varabiliyorsunuz. Adambaşı 20 euroya günlük bilet alıyorsunuz, çocuk ücretsiz ve en önemlisi otobüslerde simültane anlatımda Türkçe desteği var. Atina'ya gelen her turistin Akropolis'i ziyaret edeceği düşünüldüğü için şehri Atina ve Pire olarak 2'ye bölüp, ayrım ve aktarım noktası olarak da Akropolis durağını seçmişler. Pire'den otobüse binip dolaşa dolaşa Akropolis'e gidiyorsunuz. Otbüsten inip, Akropolis'i gezdikten sonra indiğiniz yerden tekrar otobüse binerek bu sefer Atina'yı dolaşıyorsunuz. Atina gezisi sonrasında yine Akropolis'te aktarma yapıp Pire'ye yani gemiye gidiyorsunuz. Bence Atina için yapılabilecek en verimli ve ekonomik gezi programı. Bahsettiğim otobüslerin rota bilgilerini aşağıda görebilirsiniz.


Atina sonrasında tekrar Çeşme'ye gelerek gezimi sonlandırdık. 

Başta da belirttiğim gibi tereddütlerle çıktığımız gezimiz herhangi bir sorun olmadan ve keyif vererek sonuçlandı. Gemide çocuklar için bir mini club var, aktivite odasında vakit geçirebilir akşamları mini diskoya katılabilirsiniz. Yetişkinler için de gemide bulunulan süre içinde konser, dans gösterileri, canlı müzik gibi etkinlikler düzenleniyor. 7. ve 8. güvertelerde dışarıyı seyredip bir şeyler içebileceğimiz ortamlar mevcut. 7. güvertede küçük bir havuz var ama dönem sebebi ile kapalı idi. Odaların temizliği, gemi çalışanlarının yaklaşımı (Bu arada çıkış esnasında, gemi çalışanları için her akşam için kişi başına 7 euro bahşiş alınıyor.) Biniş sırasında size verilen kart ile gemideki bütün harcamalarınızı yapıp çıkışta ödeyebiliyorsunuz. Yani genel olarak gemi ve turla ilgili bir şikayetimiz olmadı. Sadece yemeklerin kötü olduğunu söyleyebilirim. Rezervasyon sırasında oda seçimini siz yaptığınız için asansöre yakın bir oda seçmenin zaman açısında önemli bir avantaj sağladığını da belirtmeden geçmeyeyim.

 Antalya'da herhangi bir 5 yıldızlı otelde 4 gece konaklama ile aşağı yukarı aynı ücrete gelen bu gezi için; tekrar bu gemi ile farklı bir rotada seyahate çıkar mısınız deseler cevabım evet olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortalamanın Sonu

Çocuk Aktivite Merkezleri

Can Yayınları-Mini Kitap Serisi