Abluka


Avrupa Yakası'ndaki metronun içine asılan reklamlarının kitabın içeriğinin belli olması üzerine kaldırılması yönündeki haber vasıtasıyla bu kitaptan haberdar oldum. Son zamanlarda birbiri ardına çıkan ve son yıllarda medya dünyasında neler yaşandığını anlatan kitaplardan birisi Mustafa Hoş tarafından yazılan Abluka.

Kitabın başlangıç bölümleri ve ilerleyen sayfalardaki bazı bölümlerde, gazetecilik mesleğini seçmiş kişilerin farklı ve idealist yönleri olduklarını ve yazarın da bu özelliklere fazlasıyla sahip olduğunu anlatan yazılar bulmak mümkün. Benzer bir anlatımı Serdar Akinan'ın Sahi Beni Neden Almadılar adlı kitabında da görülüyor. Bunu; mesleği icra etmek için özgürlük, özgünlük, farklılık gibi özellikleri barındırmak zorunda olan insanların elinden mesleklerini yapma haklarının alınmasının daha da arttırdığını düşünüyorum.

Sakin ve kendini dinleyebileceği bir hayata başlamak üzere iken eline geçen bir fırsatı iyi değerlendirip hayalini kurduğu televizyon organizasyonu yaratma fırsatını yakalayan Mustafa Hoş'un o andan sonra başından geçenleri anlatığı bir kitap Abluka. Yazar, önce 24'te, sonra NTV'de ve son olarak da Artı 1'de neler yaşandığını ve hangi olaylara ne şekilde tepkiler verdiğini altını çize çize anlatmış. Tabi bu anlatımın büyük bir bölümü mevcut hükümetin yapmak istediği baskılar ve müdahaleler üzerine kurulu. Bunlara belli bir yere kadar dayanan, sonrasında da devamını düşünmeden tepki gösterip ceketini alıp çıkma örneklerini okuyabiliyoruz. Kitabın ilerleyen sayfalarında başlangıçta tarafsız gibi görünmesine karşılık her olay sonrasında daha da artan bir mevcut hükümet tepkisi fark edilebiliyor. Gündemdeki birçok basın ve siyasi figürün isimlerin geçtiği olaylar haricinde özel olarak da bir 3 Temmuz Olayları bölümü var. Mustafa Hoş'un 3 Temmuz sürecinde yaşanan olaylara hakkında düşünceleri çok net ve Fenerbahçe lehine. Yazdıklarını da yorumları ve bildikleri ile harmanlayarak yapmış.

24'ün adını verecek kadar kuruluşunda olayın içinde olan, NTV gibi bir kanalın yönetim kademesinin en tepesine çıkıp bir süre nerede ise tek başına kanalı yöneten birisinin ülkemizin son yıllarında medya sektöründe neler yaşandığını "direk içeriden" anlatan bu kitabı konu hakkında bilgisi olmayanları bilgilendirmek, bilgisi olanların da bildiklerini pekiştirmesi esasından gayet önemli. İşin içine 24 ve NTV gibi yandaş olarak nitelenen, Artı 1 gibi muhalif olarak görünen kanallarda ayrı ayrı çalışılmasını da ekleyince ortaya güzel bir medyatik karşılaştırma kitabı çıkmış. 

Son olarak daha önce bilmediğim ve bu kitap vasıtasıyla öğrendiğim bir bilgiyi de buradan paylaşmak isterim. Aslında diğer ülkelerde (tabi kendi yaşadıklarından sonra tespit edip adını koydukları) bilinen, bizim ise son zamanlarda nasıl bir şey olabileceği konusunda bilgi sahibi olmaya başladığımız bir rahatsızlık adı: Hubris Sendromu. Detaylı bilgiyi şu adreste bulabilirsiniz. 14'te 3, teşhis koymak için yeterliymiş. Ülkemizde, bu rahatsızlığın tanımın yapılması ve derecelendirilmesi konusunda önemli katkılarının yapılacağını düşünüyorum. İleri Hubris Sendromu, Önüne Geçilemez Hubris Sendromu gibi kavramlar derhal literatüre girmeli...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortalamanın Sonu

Çocuk Aktivite Merkezleri

Can Yayınları-Mini Kitap Serisi